koyumavidijital
Baby Community Member
- Katılım
- 9/10/18
- Mesajlar
- 13
Hamilelik boyunca beslenmenize dikkat ettiniz. Hekiminizin tavsiyeleri doğrultusunda en doğru beslenme rejimini tercih ederek sağlıklı bir bebeği dünyaya getirdiniz. Ama durun, bundan sonra istediğiniz gibi beslenip, bu rejimden uzaklaşacağınızı düşünmeyin. Çünkü, tıpkı hamilelik sürecinde olduğu gibi, bebeğinizi emzirme sürecinde de sizin beslenme düzeniniz, doğrudan bebeğiniz etkileyecek. Bu nedenle, en az 6 ay boyunca hamilelikteki gibi yeterli ve dengeli beslenme rejimini sürdürmeniz gerekir. Bebeğinizin beslenmesinde birinci temel kural; 6 ay boyunca mutlaka anne sütü ile beslenme olmalıdır. Bu noktada sütünüzün yeterliliğinin yanında, niteliğinde bebeğin gelişimi için elverişli olması gereklidir. Anne, sağlıklı besin bileşenlerini yeterince almaması halinde iki türlü problem ortaya çıkabilir. Bunların birincisi süt yetersizliği, ikincisi ise sütün niteliklerinin düşük oluşudur. Her iki durumda da bebeğin beslenmesi zafiyete uğrayacak, organik olmayan bir beslenme düzeni tercih edilmek durumunda kalınacaktır. Elbette bu istenen bir durum değildir. Anne sütü bir başlangıç besini olarak, içeriğinde bebeğin 6 aylık gelişim sürecini sorunsuz biçimde tamamlamasına yetecek tüm bileşenleri ihtiva eder. Benzeri bir yapay besin maalesef henüz keşfedilebilmiş değildir. Her ne kadar kimi üreticiler bu besinleri ürettiklerini iddia ediyor olsa da, yapılan analizler yapay besinlerin hiçbir şekilde anne sütüne denk olamadığını göstermektedir.
Ek besine geçiş
Bebeğinizin ilk 6 aylık periyodunda mümkün olduğunca, ek besin kullanılmaması ve yeterince anne sütünü bebeğe verilmesi evrensel bir tıbbi tavsiyedir. Ancak elbette bebek hayatı boyunca anne sütüyle beslenemez. Özellikle sindirim sisteminin doğru biçimde çalışabilmesi için kademeli olarak ek gıda ve katı gıda tüketimine geçilmesi zaten bir zorunluluktur. Ancak bu süreçte doğru besinlerin tercih edilmesi ve bebeğin zorlanmaması gerekir. Katı gıdaya geçiş aşamasında, bebeklere öncelikle meyveler püre biçiminde verilebilir. Bunun için özel üretilmiş bebek mamalarını tercih edebileceğiniz gibi, meyveleri kendiniz de püre haline getirerek bebeğinize yedirebilirsiniz.
Geçmişte yaygın biçimde kullanılan, nişasta ve benzeri ağır karbonhidratların bebek maması olarak kullanılması yöntemi günümüzde bütünüyle terk edilmiştir. Glisemik indeksi oldukça yüksek olan bu ürünlerin, enerji sağlamak dışında besin değeri bakımından bir kıymetleri yoktur. Elbette Pirinç unu ve benzeri gıdalar belli ölçekte tüketilebilir. Ancak katı gıda olarak sadece bunların tercih edilmesi doğru değildir. İçerisine ne karıştırılırsa karıştırırsın, ağır karbonhidratlar bebeğin endokrin sistemine zarar verebileceği gibi, yeterli besini alması da bu şekilde mümkün olmayacaktır. Bebeğin beslenme sürecinde, tükettiği gıdanın miktarı değil, birim gıdadaki besin değerleri önem arz eder. Sadece doymak bebeğin gelişimi için yatağa iyi değildir.
Bebeğinizin tüketeceği besin bileşenleri hangileri olmalıdır?
Aşırı gıda tüketimi, doğru beslenme anlamına gelmez. Bu yalnızca bebeklerde değil yetişkinlerde de aşağı yukarı aynı şekilde değerlendirilebilir. Yeterince ve doğru bileşenlerle beslenmek, kilo almadan gelişimi elde etmeyi sağlar. Bebeklerin gelişim sürecinde, protein, yağlar (aminoasitler), vitamin ve mineraller dengeli biçimde alınmak durumundadır. Bunun için, farklı besin türlerinde yeterince beslenmek önem arz eder. Emzirme sürecinde de olduğu gibi, bebeğin tüm besin bileşenlerini alması için; süt ve süt ürünleri, deniz mahsülleri, et türleri, meyve türleri ve yeşil yapraklı bitkiler bakımından yeterli çeşitliliğe sahip bir beslenme rejimi benimsenmelidir. Bu periyotta, glisemik indeksi düşük Karbonhidratlar da beslenme düzenine dahil edilebilir. Bebeklerin ekmek tüketmesi gerekli değildir. Kaldı ki ekmek zaten tüketilmesi erişkinlerde de gerekli olmayan bir besindir. Bunun gibi şeker ve tuz tüketimi de gerekli değildir. Özel olarak Ekimin izle istenmediği sürece Bebeğinize rafine tuz yedirmeyiniz. Bebeğin tüketeceği besinler içerisinde bu bileşenler yeterince bulmuş. Özellikle kök bitkilerin tüketilmesi mineraller bakımından yeterli faydanın elde edilmesini sağlayacaktır. Tabii su tüketimine de özel olarak dikkat edilmelidir.